Birinci Dünya Savaşı’nda, İstanbul’a girip Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmayı hedefleyen İhtilaf Devletleri, bunu ancak Çanakkale Boğazı’nı geçerek başarabileceklerinin farkına varmıştı. Bu hedeflerini gerçekleştirmek için, çok geçmeden harekete geçip, 3 Kasım 1914’te Çanakkale Savaşı Deniz Harekâtı’nı başlattılar.
Ne var ki beklediklerinden çok daha güçlü bir Türk savunması ile karşılaştılar ve çok büyük kayıplar verdiler. Nitekim birkaç gün içinde Çanakkale Boğazı’nın yalnızca deniz harekâtı ile geçilemeyeceğini, ancak kara ordusu ile Gelibolu Yarımadası‘nın işgal edilmesiyle boğazın açılabileceğine karar verdiler.Böylece Çanakkale Kara Harekâtıresmen başlamış oldu.
Karaya çıkan Anzak askerleri arasında bebek yüzlü, kısa boylu, çelimsiz bir asker vardı: William Edward Sing. Silah arkadaşlarının deyimiyle BillySing… Çinli bir baba ve İngiliz bir annenin evladıydı. Doğduğu Avustralya topraklarında kanguru avcısıydı. Keskin nişancıydı.
Dağlık arazide en uygun yeri bulur, oraya pusulanır, gerekirse saatlerce kıpırdamadan dururdu. Her ne kadar ağına düşen Türk erlerini vursa da asıl hedefi subaylardı. Çok sayıda Türk subayı ve askerini şehit etti. Kısa zamanda Anzak askerleri arasında bir kahramana dönüştü. Artık ona “Gelibolu Suikastçısı” demeye başladılar.
Türk askerleri içinde de keskin nişancılar vardı şüphesiz ama hiçbiri Billy kadar etkili değildi. Bu durum Türk askerinin yavaş yavaş demoralize olmasına neden oldu. Durumu fark eden bir Türk subayı, tüm birliklerin gezilerek en iyi atıcının bulunması emretti. Kısa zamanda aranan kan bulunmuştu: Abdül.
O da tıpkı Billy gibi gün doğumuyla yola çıkar, kendine en uygun mevziiyi bulur, oraya pusulanır ve ağına çektiği düşman askerlerini tek kurşunla hayattan koparırdı. Kısa zamanda, çoğu general ve subay olmak üzere çok sayıda Anzak askerini öldürdü.Düşmanın korkulu rüyası haline gelmişti. BillySing’e “Gelibolu Suikastçısı” lakabını veren Anzak askerleri, bu yiğide de kendiler isim vermeyi uygun buldu. Ona “Korkunç Abdül” dediler.
Bir süre sonra her iki ordu da keskin nişancısına, diğer askerleri bırakıp düşmanın keskin nişancısını öldürme görevini verdi. Böylece BillySing ile Korkunç Abdül arasında amansız bir savaş başladı. Yani savaş içinde savaş… Bu iki keskin nişancı gün boyu birbirlerinin izini kovalıyor, ufacık bir açık bulmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Korkunç Abdül, BillySing tarafından şehit edilen Türk askerlerinin vurulduğu yerleri tek tek inceledi. Sonunda BillySing’in en çok mevzilendiği noktayı bulmuştu. Yanına yeterince erzak alarak, bu noktayı rahat görebildiği bir mevziiye yerleşti. Bir hafta boyunca o mevziden hiç ayrılmadan bekledi. Bir haftanın sonunda BillySing yanındaki gözcüsüyle birlikte ortaya çıktı. Tam da Korkunç Abdül’ün tespit ettiği mevziiye yerleşti. Korkunç Abdül kısa bir gözlemden sonra nişan aldı ve tetiği çekti. Çok uzak mesafeden yaptığı atış sonucu kurşun gözcünün çenesini yararak BillySing’in sağ omzuna girdi. Gözcü, savaş dışı kalarak Avustralya’ya gönderilirken BillySing hemen tedaviye alındı. Abdül başaramamıştı.
BillySing iyileşir iyileşmez cepheye döndü. İntikam için yanıp tutuşuyordu. Ne var ki Korkunç Abdül vazgeçmemiş, adım adım Billy’i izliyordu. Nitekim sonunda Billy’nin yerini tespit etmişti. Yine onu tam olarak görebileceği ama aynı zamanda fark edilmeyeceği bir nokta seçerek mevzilendi. Billy’nin bir açık vermesini bekliyordu. Fakat Billy elindeki gelişmiş teleskop sayesinde Korkunç Abdül’ü fark etti. O an ikisi de birbirinden korkmadığını gösterircesine ayağa kalktı ve namlularını birbirlerine doğrulttu. Çıkan iki tüfek sesi arasında, kurşunu alnının tam ortasından yiyerek dünyaya veda eden Korkunç Abdül oldu.
Savaş sonlandığında BillySing üstün hizmet madalyasıyla ödüllendirildi. Ardından ülkesine geri döndü. Ne var ki Çanakkale’de yaşadıkları onu akıl sağlığından etti. Bir süre akıl hastanesinde tedavi gördükten sonra yoksulluk içinde vefat etti.
Bu yaşananların en üzücü tarafların biri de Türk kaynakları içinde Korkunç Abdül hakkında tek bir bilgiye rastlanmamasıdır. Bu yiğit hakkındaki bilgiler, BillySing’in anılarından ve yabancı kaynaklardan edinilmiştir. Kim bilir daha kaç Korkunç Abdülümüz, bu güzel vatanı bize miras bırakmak için isimlerini de alarak bu dünyadan göç edip gitmiştir. Ruhları şad olsun!
Av.Onur UBAY
