Demokrasi Oyunu

0
2866

İlginç günlerden geçiyoruz. Dünya tarihinde görülmeyen bir deprem yaşadık. Artçılarını ve bıraktığı izleri hala yaşıyoruz. Depremin yol açtığı yıkıntıları daha kaldıramadık. Yaraları saramadık. Şimdi bayram geldi. Bayram yapacağız. Ve ardından seçim. Deprem bilinmeyendi. Sabahın kör karanlığında geldi. Hainceydi. Bayram ve seçim ise bildiklerimiz, beklediklerimiz.

Bayramı yaşayacağız. Bunca acıyı yüreğimize gömüp, yıkıntılara ve altındakilere bakarak. Çadırlarda, konteynırlarda yaşayan insanlar bir birleriyle bayramlaşacak. Gözyaşlarını gizleyerek. Sonrası gelsin seçim.

Sanırım en sakin seçim atmosferini yaşıyoruz. Fırtınalı, bağırtılı, çağırtılı, davullu, zurnalı gürültü kirliliğini duymayacağız. Hiçbir anlamı ve mantığı olmayan plastik bayraklarla donatılan caddeleri göremeyeceğiz. Olabildiğince sakin bir seçim dönemi yaşıyoruz. Heyecan yok, umut yok.

Parti merkezleri milletvekillerini belirledi. Ses yok.  Yüzlerce aday adayı, beş yıl çalıştı çabaladı ama çalışmaları boşa gitti. Aynı yüzler aynı kişiler birçok yerde yine aday yapıldı. Sanki onlarsız memleket batar. Ya bu memleket onlar varken bu hale gelmedi mi?

Aday adayı olacak kişiler artık şunu anlamıştır. Çalışmak boş iş. Vekil olabilmek için Genel başkana şirin gözükmeli. Arkasından, yanından ayrılmamalı. Basın açıklamalarında yanında, arkasında mutlaka görülmeli, bunun için güreş, boks, karate eğitimi almalı. Yerine göre çantasını taşımalı. Yoksa ağzıyla kuş tutsan aday yapılmazsın.

Genel Başkanların belirlediği bu adaylara vatandaştan oy istenecek. Vatandaş bunlara niye oy versin? Bunun mantıklı bir izahı var mı? Seçim demokrasinin vazgeçilmez uygulamalarından biridir. Merkezi atama ile vekil atanıyor ve milletten bu atamalara oy vermesi isteniyor. Atadıkları vekil adayları, millete dayatılıyor. Bu demokrasi mi?

Bırakın, vekil aday adayları beş yıl çalışsın. Bu çalışmalar sonucunda aday adaylarından kimin vekil yapılacağına da vatandaş karar versin. Vatandaş, kendi kaderini, kendisi belirlesin.

Oy vereceğimiz siyasi partiler, siyasi taktiklerle çalışmalarına devam ediyorlar. Bu şekilde seçmeni etkilemeye çalışıyorlar ama ortada ciddi bir projeleri yok. O ne veriyorsa bir fazlasını vereceğiz diye yapılan bir yarış söz konusu. Ekonomik kriz, işsizlik nasıl çözülecek? Depremin yarattığı yıkıntı, ortadan nasıl kalkacak? Depremin yarattığı mağduriyet nasıl çözülecek?

Sanki ellerinde sihirli değnek var, dokunacaklar ve çözeceklermiş gibi bir algı oluşturuluyor. Oysa seçim sonrası tufan gözüküyor.

Amasya Genelgesinin 5 Madde: Anadolu’nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır.

Amasya Genelgesi 6. Madde: Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin mümkün olan süratle yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.

Büyük önder Atatürk, işgal yılları ve savaş durumundayken meclis kurmaya çalışıyor. Daha savaşa başlamadan önce, halkın güvenini kazanmış üç delege diyor. Ne demek bu? Halkın seçeceği delegelerden söz ediyor .Delege dediği şimdi ki milletvekilleri.

Atatürk, 1919 yılında bugünkü parti liderlerinden daha demokrat davranıyor. Üstelik bunu yaparken memleket işgal altında. Savaşa hazırlanıyor. Meclis kuracak ama halkın güvendiği üç kişi diyor. 1919 koşullarında, memleket işgal altında, savaşa hazırlanıyor, savaşa karar verecek meclisi oluşturmaya çalışıyor ve buna rağmen delegelerin seçimini halka bırakıyor.

Bu kararı verebilmek için elbette Atatürk olmak gerekiyor. Koltuğunda oturmak yetmiyor.

Bünyamin AKA