310 milyonu aşkın nüfusu olan ABD’de, 50 milyon Alman, 18 milyon İtalyan, 120 milyon Britanyalı, 28 milyon Meksikalı, 12 milyon Fransız, 10 milyon Polonyalı vardır. ABD nüfusunun %15’inin anadili İspanyolcadır.
ABD’nin 27 eyaletinde eğitim dilinin İngilizce olduğu yasalarla belirlenmiştir. 24 eyalette yazılı bir yasa yoktur, ama İngilizce dışında eğitim yapan bir okul da yoktur.
Kaldı ki, Amerika’da, 1990’lı yılların başında yaşanan bir olay, bir ülkede, eğitim dilinin tek olması gerektiğini ortaya koymuştur.
Kaliforniya Eyaleti’nde anadili İspanyolca olanlar, İspanyolcanın ikinci resmi dil kabul edilerek okullarda İspanyolca eğitim verilmesini gündeme getirmişlerdir. Yapılan halk oylamasıyla da okullarda İspanyolca eğitim verilmesini öngören yasayı kabul ettirmişlerdir. Anadili İspanyolca olanlar, İspanyolcayı çok daha iyi öğrenmişlerdir, ancak üniversiteye giriş sınavlarında başarısız olmuşlar, çok değil, 4 yıl içinde, ekonominin ve toplumun ortak dili olan İngilizceyi unutmuşlar, iş bulmakta zorlanmışlar ve topluma yabancılaşmışlardır. Bunun üzerine İspanyolcanın eğitim dili olmasını savunan o politikacılar, ‘Sadece İngilizce (Only English)’ adını verdikleri yasa önerisiyle yeniden İngilizce eğitim verilmesini istemişlerdir. Ve bugün 380 anadilin konuşulduğu, Amerika’da tek eğitim dili İngilizcedir.
İngiltere’de yaşanan benzer bir olaya geçmeden önce, İngiltere’deki Anadil konusuyla ilgili kısa bilgiler vermek yararlı olacaktır.
Bilindiği gibi, İngiltere bir ulus devlet değil, uluslar devletidir. İngilizlerden sonra en fazla nüfusa sahip olan İskoçya, Galler ve İrlanda azınlık değil, ulusal nitelikli gruplar, diğerleri ise, etnik topluluklar olarak kabul edilmektedir. Ulusal nitelikli gruplar olsun, etnik azınlıklar olsun dillerini kullanabilmektedirler, ama İskoçya, Galler ve İrlanda meclislerinde bile İngilizce kullanılır. Bu nedenle İngilizce, diğer dilleri yutmuş durumdadır. İskoçya’da halkın %70’i İskoççayı, Galler’de %80’i Gallerceyi ve İrlanda’da %90’ı İrlandacayı bilmezler. Çünkü yayın yaşamında bile kullanılan dil İngilizcedir. Örneğin, Bölgesel BBC İstasyonu, İrlanda dilinde, yılda sadece 3.5 saat TV, 150 saat radyo yayını yapmaktadır.
ABD’dekine benzer Anadilde Eğitim olayı ise şöyle olmuştur;
Galler 1944’te Anadilde Eğitim yapmak istemiş, İngiltere de Birleşik Krallık parçalanmasın diye kabul etmiştir. Ancak 1990’lara gelindiğinde Galler halkı, ortak dil olan İngilizceyi unutmuş, 1944 öncesine göre ekonomi, bilim sanat ve diğer alanlarda gerilediklerini ve ülkedeki sistemle bütünleşme sorunları yaşadıklarını görmüşler ve aileler çocuklarını İngilizce eğitim veren okullara göndermeye başlamışlardır.
İngiltere’deki durumla ilgili çok önemli bir ayrıntı da şudur; İngiliz yasalarına göre, Birleşik Krallığın dillerinden birini bilmeyenlere, vatandaşlık hakkı verilmiyor.
Bu olaylar, Türkiye’de ‘Anadilde Eğitim’ diyenlerin ders alması gereken olaylardır. Türkiye’de Kürtçe eğitime geçildi diyelim. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, bundan en büyük zararı Kürt kökenli yurttaşlarımız görecektir. Çünkü Kürtçe eğitim için yeterli bir dil olmadığından, en başta öğrenciler bilimden kopacaklar, insanlar iş bulmakta zorlanacaklar, Amerika ve Galler’deki gibi topluma yabancılaşacaklardır.
Sonuç olarak, Türkiye’de ‘Anadilde Eğitim’ istemi BOP’un ayrıntısıdır. Bu istemleri ve eylemleri demokratik haklar olarak görmek, emperyalizmin projelerini anlamamak düzeyinde bir cehalettir. Yok eğer, bu istemler bilerek dile getiriliyor ve haklı görülüyorsa, o zaman olay, gaflet ve dalaleti aşarak ihanete dönüşür. .
Fuat DUYMAZ
Dil Giderse Ne Devlet Kalır Ne Millet– Kamer Yayınları 2.Baskı – sf 172