Dilini unutanlar varmış. Nasıl oldu diye sormayacağım. Dilini unutanlar ya gerçekler arasında lal olmuşlardır, ya da dilleri bir yerlere kaçmıştır.
Osmanlıya öykünenler bilmez halka Osmanlının “Hakir” dediğini. Bilmezler ya da bilmezden gelirler halka “Kaba oğuz” dendiğini. Sarayda anlaşılır dil mi vardı a edepsizler? Anlamsız anlaşılmaz adalı terimler içinde…
Dilinizi unuttunuz he mi? Sarayda ibrikçi olamayacak sözde âlimler sözde sözcüler…
Lal mı oldu diliniz? Bir yere mi sakladınız da diliniz sustu? Susmadı susmamış çıkmış gizlendikleri yerden belli ve ondan höykürüyorsunuz. Harem evlatları, devşirmenin kopyalarısınız belli! Çünkü çok devşirme içinde adamdı Mimar Sinan gibiler.
Diliniz neyi yalıyor da unuttu söz etmeyi? Yazmayı? Kültürden bahsetmeyi? Hele deyin hele…
Din diye sarıldınız sözümüz yok yok biat kültürüne… Dinler ki hep güzeli öğütler ilk geldiğinde. İnsanlığı öğütler hâkim düzene karşıdır. Sonra dinleri kendi yararlarına kullanır hâkim düzenler…
Peygamberi hakka kaç kişi uğurladı? Sorsam çoğunuz bilmez ya da yalan cevap verirler… Peygamber yolunda gittiğini iddia edenler. Peygamber ailesi Kerbela’da katledilirken Yezit çadırında Metinerler…
Dilinizi unuttunuz he mi?
Nerede şimdi diliniz?
Arayın emanete vermişsiniz belki.
Yüreğiniz yok biliyorum.
Şimdi geçici seraplarda yüreklenmektesiniz.
Unutmayın Cumhuriyet Güneşinde kavruldunuz posa oldunuz…
Posadan tohum olmaz…
Posadan verim olmaz…
Muhsin SALMAN 25.10.20222