BATI’YA BENZEME HASTALIĞININ GELDİĞİ AŞAMA

0
679

    Türkiye’de son dönemlerde büyük artış gösteren yozlaşma da, Batı’dan ithal kapitalist çılgınlık kültürünün geldiği aşamanın yansımasıdır. Türkiye’nin bu duruma gelmesindeki baş sebep, özellikle 11 Kasım 1938’den itibaren, ülkeyi yönetenlerin, aydınların, yazar–çizerlerin, tüccarların, oyuncuların, şarkıcıların vs Batı’dan gelen her şeyi sorgusuz sualsiz doğru kabul edip, bunda bir kerâmet olduğuna inanması ve toplumu da buna inandırmaya çalışma gafletidir. Örneğin, en üst düzey yöneticilerimiz, yıllar önce, ‘Türkiye 30 yıl sonra Küçük Amerika olacaktır’ diyorlardı.

    Ve bugünlerde gelinen noktada, bir bayan mankenimiz, ‘Evleneceğim kişinin sofistike biri olmasını isterim’ derken, ‘sofistike’nin, yabancı maddeler karıştırılarak, hileli hale getirilmiş, doğallıktan uzak, yapmacık, safsata şeyler için kullanılan bir sözcük olduğunu bilmediği halde, körü körüne Batı hayranlığından dolayı, çok kültürlü çağdaş biri olduğunu zannettirmeye çalışmaktadır.

    Bu gerçeğe ilişkin dünya kadar örnek verilebilir. Ancak daha iyi anlamak için, basına yansıyan birkaç örneği sunmak bile yeterlidir.

    Yunanistan’dan sperm ithal ediyoruz.    

    Türkiye’de Viking spermi satış bayiliği var. 

    Bir bayan yazar, Orhan Pamuk’a, ‘Orhan, çocuk yapalım mı’ diye evlilik dışı çocuk yapmayı öneriyor.   

   Türkiye’de yaşayan ve Amerika’daki sperm bankasından satın aldığı spermle hamile kalan kadın.  

    İki Türk erkeği birbiriyle evlendi.  

    İki Türk kadını birbiriyle evlendi. Kına Tekirdağ’da. Türkiye’de henüz yasal izin olmadığı için, nikâh Hollanda’da. 

   BBG(Biri Bizi Gözetliyor) programında, iki genç yarışmacı, kameralar önünde sevişmişler ve yarışmacı bayan hamile kalmış, basınımız da bu olayı,  BBG programı bebek dünyaya getirdi, diye vermiştir.

    Yeni evlenen iki şımarık genç, ‘Ayda 20 bin dolarla ancak geçiniyoruz’ 

    Şampanya ile banyo yapan sahil(beach) çocukları.

Bir erkek sanatçı, ‘Bakire kızla evlenmem, ancak aşık olursam başka’ diyor.

    Yazar Gülây Göktürk, 2002’de Sabah gazetesinde, ‘Çocuk pornosu suç olmasın’ diye yazıyordu.

    Bir diğer anlı şanlı yazarımız Ahmet Altan ise çeşitli yazılarında, ‘Sekste sınıra inanmıyorum, Eşcinsellik bence doğal, Kadında fahişelik eğilimi olmalı, Aile içi cinsel ilişkiler olabilir…’ diye yazıyordu.

    Berlin’deki Artemis genelevinin sahibi bir Türk işadamıdır. TOBB(Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) üyesi işadamları, Alman işadamlarıyla birlikte bu genelevde kutlama yaptılar.

Fuat DUYMAZ

Kimliğini Kaybeden Türkiye–Kamer Yayınları–sf 189