LOKMAN HEKİM EFSANESİ BİR ADANA EFSANESİDİR

0
4996

Adana ve çevresinde yüzyıllardır yaygın olarak farklı farklı Lokman Hekim efsaneleri anlatılmaktadır. Her biri birbirinden güzel, her biri birbirinden layemut ve eşsiz. Bunlardan bir tanesi şöyledir:

Lokman Hekim, inanışa göre bütün hekimlerin piri, üstadıdır. Her çiçeğin, her otun özelliklerini tanıyan Lokman, çiçek ve otlardan ilaç yapar, dertlilere deva bulurmuş. Bütün dünyayı dolaşmış. Çukurova’ya gelince ovanın bereket ve güzelliğine hayran kalmış ve Misis’e yerleşmiş. Çevredeki bütün hastaları iyileştirmiş. Artık hastalığın ne olduğunu unutan Çukurovalılar, ölümsüz hayatın peşine düşmüşler. Kendileri için Lokman Hekim’den ölümsüzlük ilacını yapmasını istemişler.

Böyle bir ilacın yapılma ihtimalini düşünmüş Lokman Hekim ve Çukurova’yı adım adım dolaşmış, bütün bitkileri incelemiş.

Bir gece dolaşmaktan yorgun düşmüş ve ulu bir çınarın altında uyuyakalmış. Bir ara bir ses duymuş:

– Ey Lokman, artık araman bitsin, ben ölümsüz hayatın devasıyım. Bundan böyle insanlara ve hayvanlara ölüm yok.

Lokman Hekim, sesin geldiği bitkiye doğru yürüyüp koparmış. Bu arada Tanrı Cebrail’e: “Yetiş Cebrail, Lokman ölümsüzlüğe çare bulursa bu insanların hali ne olur?” demiş.

Bunun üzerine Cebrail, insan kılığında Misis şehrine gelmiş. Misis Köprüsü’nün üstünde Lokman Hekimle karşılaşmış.

Cebrail, selam verdikten sonra Lokman’ın elindeki kitaba bakmak istemiş. Kitabı alıp delicesine akan Ceyhan Nehri’ne atmış.

-Ne yaptın amca? Demiş ve kitabın ardından Lokman da suya atlamış ama kitaptan bir sayfa bile bulamamış, ölümsüzlük ilacının hangi bitkiye ait olduğunu da unutmuş.

Başka bir anlatıda ise Lokman Hekim, Misis Köprüsü üzerinden Ceyhan’a gelirken Cebrail değil şiddetli bir rüzgâr elindeki kitabı Ceyhan Nehrine uçurmuştur.

Yaz gelip sular çekilince, ırmak boyunda aramaya devam etmiş. Sonunda kitabın sadece bir yaprağını arpa tarlasında bulmuş. Bugünkü tıp biliminin, o günkü yapraktan geliştiğine inanılır. Yörede hâlâ efsanenin izlerine rastlanılmaktadır. Kitabın bulunduğu arpa tarlasının toprağı kutsal sayılır. Çocukların karınları ağrıdığında bu toprağı ısıtıp beze sararak çocukların karnına koyarlar.

Selim Savaş KARAKAŞ