Türkiye’deki Batı yanlılarının sürekli gündemde tutmaya çalıştıkları ve Türk halkına söyledikleri yanlış bilgi ya da yanlardan biri de, Batı’da ‘İnsan Haklarına’ saygı duyulduğu yalanıdır. Bu iddialar gerçekten de küresel yalanlardan biridir. Çünkü Avrupalılar, başka ülkelere, ‘İnsan Hakları’ tavsiye ya da dayatmalarında bulunurlar, ancak kendi ülkelerinde, ‘İnsan Hakları’ ilkesini uygulamazlar.
Avrupalıların yaptıkları, ‘İnsan Haklarına’ saygı değil, Eric Hobshawn’ın belirttiği gibi, ‘İnsan hakları emperyalizmi’dir.
İngiltere’nin İnsan Hakları Maskesi
Türkiye’deki terör örgütüne her türlü desteği veren İngiltere kendi ülkesinde, nerdeyse rejim karşıtı sineklerin bile uçmasına izin vermeyecek yasalar çıkarmıştır.
İngiltere’de bugün geçerli olan yasalara göre; Yasaklanmış eylemlerde kullanmak üzere para ve mal toplamaya çalışmanın ya da vermenin cezası 14 yıl hapistir.
3 kişiden fazla üyesi olan gizli bir örgütün yaptığı toplantıyı düzenlemenin, toplantıya katılmanın ya da katılmadığı halde katıldığını söylemenin cezası 10 yıl hapistir. İngiltere’de devlete karşı işlenmiş suçlar hakkında bilgisi olup da polise bildirmemenin cezası ise 5 yıldır.
İngiltere’de İçişleri Bakanı, suç övücü ya da devlet otoritesini zayıflatıcı bulduğu radyo, televizyon ve gazete yayınlarını 12 ay süreyle yasaklama yetkisine sahiptir.
Amerika’nın İnsan Hakları Maskesi
Türkiye’ye ve diğer mazlum ülkelere sabah akşam insan hakları dersi vermeye çalışan ABD’de insan haklarının zerresi yoktur. Örneğin ABD, 1997 yılında, Teksas eyaletinin bağımsızlığı için çalışan örgütün lideri Richard Mc Loren‘e 99 yıl, yardımcısına 50 yıl hapis cezası vermiştir. Ama aynı ABD, 1997 yılında, kendisinin bile terör örgütü olarak kabul ettiği bölücü terör örgütü PKK’nın Amerika’da büro açmasına, 2001’de ise TV yayını yapmasına izin vermiştir.
Öte yandan ABD’de 1972 Michigan eyaletindeki kongre seçimlerinde, Gerald Ford’un rakibi olan Komünist Partisi adayı Alan Maki, gördüğü yoğun baskılardan ve oğlunun vurulmasından dolayı Kanada’dan sığınma hakkı istemiştir.
Almanya’nın İnsan Hakları Maskesi
Türkiye’deki bölücü terör örgütüne her türlü desteği veren Almanya’da ise, bir etnik topluluğun çıkarlarını savunan siyasi parti bile yoktur.
Emekli Büyükelçi Onur Öymen’in, Türkiye’nin Almanya Büyükelçisi olduğu dönemle ilgili anlattıkları, Almanya-PKK yakınlığının hangi boyutlarda olduğunu göstermesi bakımından oldukça ilginçtir. Öymen, ‘Almanya’da görevli olduğum sırada yaptığımız bazı girişimler sonucunda birçok PKK’lı terörist yakalandı. Ama kamuoyunun ve Kilise’nin baskısıyla serbest bırakıldılar’ demiştir.
28 Aralık 2000 tarihinde, Almanya Parlamentosu Savunma Komisyonu yetkilileri, incelemelerde bulunmak üzere Türkiye’ye gelmişler ve özellikle Türkiye’nin Doğu bölgelerini gezdikten sonra, 30 Aralık 2000’de TBMM’de Savunma Komisyonu’nun toplantısına davet edilmişlerdir. Heyette yer alan Alman Yeşiller Partisi temsilcisi bayan Angelika Beer, toplantıya, PKK’nın simgesi olan sarı, kırmızı, yeşil bir saç bağıyla katılmıştır. Kendisine tepki gösterildiğinde ise şunları söylemiştir; ‘Bunu bana Kuzey Irak’ta öldürülen bir arkadaşım hediye etmişti. Bana hediye edilen bu saç bağını takmak benim demokratik hakkımdır’
Oysa Almanya kendi ülkesindeki terör eylemlerine ve eylemcilerine karşı oldukça katıdır. Örneğin, 1970’li yıllarda birçok terör eylemi yapan Kızıl Ordu Cephesi adlı örgütün cezaevine konulan liderleri, insan haklarına aykırı muamele gördükleri gerekçesiyle AİHM’ye başvurmuşlar, ancak olumlu yanıt alamamışlardır. Üstelik
örgütün 3 üst düzey sorumlusu, 30 Ağustos 1977’de hücrelerinde ölü bulunmuşlardır.
Fuat DUYMAZ
Türkiye’deki Algı Bataklıkları–Ekrem Yayınevi–sf 86, 106, 109, 113