Bundan 98 yıl önce Türkiye Cumhuriyetini kuranlar laik, bilimsel eğitimi var olma ya da yok olma sorunu olarak ele aldılar. Gerçek kurtuluşun tam bağımsızlık içinde ancak nitelikli bir ekonomi ve eğitimle gerçekleşeceğine inandılar.
Bu yüzden Cumhuriyete sahip çıkacak “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı” kuşaklar yetiştirmek için işin başında devrim niteliğinde 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği’ni,1928’de yeni Türk harflerini (alfabe) getirdiler.
Ulusal, laik ve bilimsel anlayışla eğitimin her alanında yeni okullar açtılar, ders kitapları, programlar hazırladılar, karma eğitimi getirdiler, Köy Enstitüleri, mesleki teknik eğitimi geliştirdiler, klasikleri çevirdiler.
Yoktan var etme
Cumhuriyet’i kurup yükseltenlerin eğitimi nasıl yoktan var ettiğini bir örnekle anlatmak istiyorum:
Yıl 1942, Hasan-Âli Yücel Milli Eğitim Bakanı, İsmail Hakkı Tonguç İlköğretim Genel Müdürü, Rüştü Uzel Mesleki Teknik Öğretim Müsteşarıdır.
Ülkede Köy Enstitüleri ve Mesleki Teknik Öğretim, örgün ve yaygın eğitim altın dönemini yaşamaktadır.
TBMM’de tartışmalı da olsa 4274 sayılı Köy Enstitüleri Örgütlenme Yasası kabul edilir. Milli Eğitim Bakanı Hasan-Âli Yücel teşekkür konuşması için söz alarak şunları söyler:
“…Size kısaca eğitimimizin tarihinden dört cümleyi burada yineleyeceğim: Bu, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ikinci Cumhuriyet Eğitim Bakanının İzmir’de söylediği nutuktan alınmış parçalardır. Onda merhum Vasıf Çınar diyor ki: ‘Ben Eğitim Bakanı sıfatıyla tamamen kaniyim ki, Türkiye’de ilköğretim yoktur. Bütün okullarımız 3.200’dür. Var olan ilkokul öğretmenleri 5.600’dür.
Yetkiyle, bilgiyle ve işbaşında bulunmak itibariyle söylüyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilköğretim yoktur. Utanarak söylüyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin bazı köylerinde bir tek okul bile yoktur. Hatta bu sözümü üç dört ilde bile uygulayabilirsiniz. Buralarda otuz yıl okul açılması ve yapılması olanağı yoktur.
Aradan geçen ve millet hayatında kısa sayılacak yıllardan sonra Milli Eğitim Bakanlığı görevini verdiğiniz bu önemsiz arkadaşınız size diyor ki: Türkiye’de ilköğretim vardır. Bugünkü ilköğretim öğretmenlerine ek olarak 50 bin öğretmen on yıl içerisinde yetişecektir. (Bravo sesleri) Merhum benden önceki bakanın edasındaki şikâyetle benim size sunarken sesimde duyduğunuz sevinç ve mutluluk tam zıddınadır.” 1
Öğretim Birliğinin mimarı Vasıf Çınar yetkili bir Milli Eğitim Bakanı olarak Cumhuriyet’in nasıl bir ilköğretim, eğitim devraldığını bütün içtenliğiyle söylüyor. Aradan 20 yıl bile geçmeden eğitim ve kültür alnında büyük atılımlar yaşanıyor, Köy Enstitüleri gibi insanı ve toplumu içinden canlandıran dünyaya örnek bir eğitim uygulamasına geçiliyor.
Bugünkü durum
Bugün 98 yıl sonra eğitimimizin durumu nedir?
Cumhuriyet eğitimin temeli Öğretim Birliği içinde laik ve bilimsel eğitim, kesintisiz zorunlu eğitim nerede?
Cumhuriyet’in yüzüncü yıl kutlamalarına, çocuklarımızın dünya çocuklarıyla yarışmasına, eğitim işlerine ortak dinsel vakıflar, YÖK, susturulmuş üniversiteler, dağınık öğretmen örgütleri, 4+4+4 sistemi, kalabalık sınıflar, ikili, ezberci, paralı, niteliksiz eğitimle mi gideceğiz?
Cumhuriyet’in temel eğitim ilkelerine, yani Öğretim Birliği içinde laik bilimsel, üretici, nitelikli eğitime dönmek ve geliştirmekten başka yol yoktur.
Mustafa GAZALCI
1-Mustafa Gazalcı, Köy Enstitüleri Meclis Süreci, Bilgi Yayınevi,